Nobel Rüyası: Trump Dünyayı Alt Üst Edecek mi?
Bu makale, Donald Trump’ın küresel çatışmalardaki rolünü, Nobel Barış Ödülü’nü kazanma konusundaki kişisel hırsını ve kişiliği ile gösterişli üslubunun ABD politikası ve müttefikleri üzerindeki etkisini inceler; aynı zamanda Avrupa ve Batı için olası stratejik riskleri gözden geçirir.
Bilal Nour Al Deen
8/26/20252 min oku


Savaşlar nerede patlak verirse versin, ABD Başkanı Donald Trump oradadır. Dünya liderlerini arar, Beyaz Saray’da başkalarıyla görüşür ve bazen savaş halindeki devlet başkanlarını bir araya getirip barış anlaşmaları imzalamalarını teşvik eder. Kişisel hırsı açıktır: hayatı bitmeden Nobel Barış Ödülü’nü kazanmak. Belki de Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırma çabaları bu amaca hizmet ediyor. Ancak soru şudur: Trump çatışmalara stratejik bir bakış açısıyla mı yaklaşıyor, yoksa kişisel hırsları büyük çıkarları tehlikeye mi atıyor?
Şu anda sahnede üç lider öne çıkıyor: Vladimir Putin, Donald Trump ve Volodimir Zelenski. Trump, Amerikalılara ve dünyaya, engelleri aşabilen ve rakipler arasında iletişim kanalları açabilen bir müzakere uzmanı olarak görünür. Ancak gösterişli tarzı tuhaf, bazen şok edici ve hatta karikatürize sahneler yaratır. Zelenski’yi Beyaz Saray’a çağırarak kameralar önünde yardımcısıyla birlikte küçük düşürdü ve savaşın durdurulmasını talep etti. Başka bir seferde, Alaska’da B2 bombardıman uçakları gösterisi eşliğinde Putin’i bir toplantıya davet etti; bir otorite gösterisi olarak. Bu anlarda dünya, emlak kralı Donald Trump’ın yönettiği bir sirke benzer.
Trump’ın Kişiliği ve Politika Üzerindeki Etkisi
Endişe verici olan, Trump’ın kişiliğinin çatışmanın gerçek nedenlerini anlamasını engelleyebilecek olmasıdır. Putin için Ukrayna sadece geçici bir pazarlık aracı değil, Rus etkisini genişletme ve Soğuk Savaş sonrası kurulan Batı çerçevesini zayıflatma fırsatıdır. Bu gerçeğin göz ardı edilmesi, uzun vadede ABD ve müttefiklerine, özellikle Avrupalılara zarar verebilir.
Söylemden Realpolitik’e
Trump, Putin’in savaşın bedeli ne olursa olsun geri adım atmayacağını kabul etmelidir. Tehlike, gerçekçi davranmamanın, ilk başkanlığı sırasında yaptığı hataları tekrarlamasına yol açmasıdır. Düşüncesiz bir kişilik, rastgele adımlara neden olabilir; oysa diplomasi, hasarı hafifletmek için deneyim ve planlama gerektirir. Başka bir deyişle, Putin’i memnun etme çabası yüzeyde bir sakinlik sağlarken derinlerde kaynayan tehlikeleri göz ardı edebilir; bu da Batı bloğu üzerinde yıllarca sürebilecek ciddi etkiler yaratabilir.
Trump’ın savaşı bitirme arzusu anlaşılabilir; Çin ile çatışmaya odaklanmak istiyor. Ancak yanlış değerlendirme, Ukrayna’daki savaş gürültüsünü, stratejik bir yenilgiye yol açan sahte bir sessizlikten daha iyi hale getirebilir. Önümüzdeki günler sonuçları gösterecek.
Avrupa ile İlişkiler Örneği
On yıllar boyunca ABD, dünya genelinde stratejik ittifaklar üzerinden varlığını inşa etti, çıkarlarını güçlendirdi ve müttefiklerine prestij kazandırdı. Ancak Trump’ın mevcut yaklaşımı, bu geleneksel stratejiden uzak görünüyor. NATO’yu mali bir yük ve Avrupa ülkelerini ekonomik rakipler, Çin gibi görüyor. Bu bakış açıları barışı desteklemiyor, hatta yeni düşmanlar yaratabilir.
Bu politikaların sürdürülmesi, ABD ve müttefikleri arasındaki güveni zayıflatabilir ve arkadaşları ticaret ve ittifakları Asya’ya veya başka bölgelere yönlendirmeye itebilir. Aynı zamanda Rusya’ya uzun zamandır hayalini kurduğu nüfuzu sağlar ve Putin’e, coğrafi genişleme olmadan stratejik kazançlar sunar.
Açık olan, gösterişli kararlar ve aceleci adımların ters tepebileceğidir. Dünya, stratejik riskleri önlemek için sadece fevri değil, titiz diplomasi ve siyasi deneyim gerektiriyor; bu riskler yıllarca sürebilir ve dünyayı bildiğimiz şekliyle değiştirebilir.